Bizimle İletişime Geçin

Kültür Sanat

‘Ay Vakti’ Dergisi 194. Sayı (Eylül-Ekim 2021) Üzerine

Naz “Aforizmalar”ıyla her ay olduğu gibi yine insanı derinden sarsmakta: “10111. tam zamanıydı / ne geç kalandım ben / ne de sendin erken gelen” Ay Vakti, Hatice Bengisu Hanımefendi’nin nefis bir ağaç baskı çalışmasıyla sayfalarını kapatıyor. Yine bir güz mevsimindeyiz. Her mevsimde olduğu gibi bu mevsimde de Ay Vakti’ni çay eşliğinde yaşamak gerek. İyi okumalar.

EKLENDİ

:

Ay Vakti, 194. sayısıyla okurunu selamlayan düşünce-kültür ve edebiyat dergisi… Her sayı yeni bir heyecanla okuruna ulaşıyor ay vakti.

Bu sayısında “Sana, Bana, Gündeme Dair” başlığıyla okurunu selamlıyor Ay Vakti dergisi Genel Yayın Yönetmeni Şeref Akbaba. İnsana ve onun gündemine yönelik değerlendirmelerde bulunuyor. İnsan haklarının sadece Batı için geçerlilik taşıdığını, diğer ülkeler için sadece bir sopa vazifesi gördüğünü belirten yazar, pandemi sürecinde at iziyle it izinin birbirine karıştırıldığını özellikle vurgulamakta. Yaklaşık 18 aylık bir aradan sonra çocuklarımız-gençlerimiz eğitim öğretim ortamlarına kavuştu çok şükür. Bu bağlamda yazar “Çağın imkânlarına uygun olarak bilgi ve inançla donanmış bir nesil, bütün dünya için bir muştudur. Zihinleri ısrara iğdiş edilmeye çalışılan yeni nesli eğitimle farklılaştırmak, onlara ufuk kazandırmak, eğitimciler başta olmak üzere herkes için bir ödevdir.” diyerek konunun önemine konunun önemine dikkat çeker. Akbaba editöryal yazısını “Güzel insanlara, güzelliği yaşayan ve yaşatanlara selam olsun.” dileğiyle yazısını tamamlıyor.

Nurettin Durman “Yaralı Kimsesiz ve Üzgün”, Selami Şimşek “Mürekkep Yazıyla Konuşur Yalnız”, Ali Yaşar Bolat “Sûr, Vâr ve Yok İçin”, Ziya Karatekin “Bir Gidişin Sinematografisi”, “Güven Fatsa “Ardıç Kuşun Yolculuğu”,  Ferhat Öksüz “Geçtiğim Yollar”, Yavuz Ertürk “Eski Günlerdeki Gibi” adlı şiirleriyle okurun gönül dünyasına sesleniyor. Ali Yaşar Bolat “Sûr, Vâr ve Yok İçin” şiirinde kalbin kapısına ulaşma yolcuğuna çıkan insanı müjdeliyor: “Yanıldı insan, lekeledi bilinci / Çığırtkan yerin yedi kat üzerinden / Dayanıldı yeniden kapısına kalbin / Uyanan toprak, sûr, vâr ve yok için”

Nurşah Karaca “Zen-Nûn”, Seher Özden Bozkurt “Ömür Dediğin”, Ubeydullah Beşir Köroğlu “Hikâyesi Sabahla” ve Suat Tekin “Kurabiye” öyküleriyle insan ve evrenin dünyasından kesitler sunuyor bize. Suat Tekin “Kurabiye” adlı öyküsünde öykü kahramanı Faruk’un Elif’le konuşma öncesi hâlini şöyle tasvir ediyor: “Bir yaz günü Elif’i çağırdı, konuşmak istediğini iletti. Elif, pastaneyle ilgili olduğunu düşünerek akşam konuşalım dediyse de Faruk kabul etmedi, oturmasını, can kulağıyla kendisini dinlemesini istedi. Elif kısa bir şaşkınlık geçirdiyse de oturdu çaresiz. Faruk her şeyi göze almıştı. Sonucu ne olursa olsun anneannenin söylediklerini eksiksiz anlatacak, anneanneye olan düşmanlığının bitmesini isteyecekti. Elif, Faruk’taki değişikliğin farkındaydı.”

Necmettin Evci “Kara Delikler, Kör Bakışlar”, Semra Saraç “Ömrümüzü Sadece Umutlanmakla Geçirdik”, Prof. Dr. Mustafa Kara “Yesevî Kültürü ve Biz”, Salih Uçak “Göçmen”, Necip Asım “Yitik Kentin Acınası Çocukları ve Gençleri” ve Şeref Akbaba “Harem-i İsmet” adlı denemeleri dergide yer bulmuş. Salih Uçak “Göçmen” adlı denemesinde bir göçmenin iç dünyasını anlatıyor: “Dönüşü olmayan istasyonlardan yola çıkmaya hüküm giymiş bir sürgünüm ben. Tenhalığında yaşadığım ölümlü dünyanın kışına rastladım. Üşüyorum, alaycı bakışların soğuk ve tekinsiz aynalarında. Şivesiz ve kimliksiz kaldım ‘deport’ edilince öz yurdumdan. Ne asasına yaslanmış dedemin kırçıl sakalları var ne bohçasına sakladığı öte beriyle sevindiren ninem. Ne şaşaalı vitrinlerin arkasında susan benden haberdarsın ne de bodrum katlarında hüzün saran parmaklarımı ucuz bir kibrite yaktığımı bilirsin…”

Enes Güllü “Bir Kültür Nakkaşı Osman Cemal ve Edebiyat Ufkunda Çingeneler” adlı kitap değerlendirme yazısında şöyle der: “Türk Edebiyatı’nın gücünü, kollarının nereye kadar uzandığını gösterebilmek için elimde bazı sayfalarını keyifle tekrar okuduğum bir romandan ve yazarından bahis açmak isterim. Osman Cemal Kaygılı ve Çingeneler’i.”

Naz “Aforizmalar”ıyla her ay olduğu gibi yine insanı derinden sarsmakta: “10111. tam zamanıydı / ne geç kalandım ben / ne de sendin erken gelen”

Ay Vakti, Hatice Bengisu Hanımefendi’nin nefis bir ağaç baskı çalışmasıyla sayfalarını kapatıyor.

Yine bir güz mevsimindeyiz. Her mevsimde olduğu gibi bu mevsimde de Ay Vakti’ni çay eşliğinde yaşamak gerek. İyi okumalar.

Çok Okunanlar