1. Anasayfa
  2. Din ve Hayat

Din İstismarı

Din İstismarı
Illuminated minaret symbolizes spirituality in famous Blue Mosque generated by artificial intelligence
0

Halit Çalış

İslam’ın varlık, bilgi ve değer zemininde fert ve toplum hayatını şekillendiren düzenlemeleri, Allah ve Resulü (s.a.) tarafından belirlenmiş; Kur’an ve Sünnet’i anlama ve yorumlama ilke ve kuralları sahabeyi kiram örnekliği ve öncülüğünde müctehid alimler tarafından ortaya konulmuştur. Bu temel belirleme çerçevesinde şu hususlar önem arz etmektedir:

– Gaybı sadece Allah bilir. Peygamberlerin risalet iddialarının ispatı çerçevesinde Yüce Allah’ın bildirmesiyle ve bildirdiği ölçüde peygamberler de gayba dair bazı haberler verebilirler. Bunun dışında herhangi bir beşerin gaybı bilmesi, gaybtan haber vermesi mümkün değildir. Kimlerin cennetlik olduğu, kişinin gelecekte ne tür nimetlere kavuşacağı, hangi sıkıntılarla imtihan olacağı, son nefesini imanla verip veremeyeceği vb gayba dair hususları bilme iddiaları; İslam’in inanç ilkeleriyle açıkça çelişmektedir. Bu nevi açıklamalarla korku salmak, duygu sömürüsü yapmak suretiyle kendisini yüceltme ve kitlesel bağlılık oluşturma çabaları, dinî meşruiyetten yoksundur, açık ve kesin bir din istismarıdır.

– Beşer düzeyinde peygamberler dışında kimsenin masumiyeti yoktur. İlim, ahlak ve amel bakımından konumu ne olursa olsun herkes günah işleyebilir, yanılabilir, hata edebilir. Peygamberler dışında kimsenin hayatı din değildir; müminlere mutlak örnek teşkil etmez. Dolayısıyla bazı alimlerin ve mürşitlerin Allah’ın koruması altında oldukları, Hak Teala’nın onları hata etmekten, günah işlemekten muhafaza buyurduğu gibi iddialar batıldır. Bu tür hezeyanlarda bulunanlara asla itibar edilmemeli, İslam’a nispet ederek sarf ettikleri görüşler dikkate alınmamalıdır.

– Hiç kimsenin dünyadan imanla göçme garantisi yoktur. Buna bağlı olarak belli bir tekkeye mensup olanların, filan şeyhin müritlerinin, bir zikir ya da evradı dilinden düşürmeyenlerin imanlarının garanti olduğu şeklindeki iddialar, şeytanî telkinlerden ibarettir.

– Sürekli Allah ve Resülü (s.a.) ile sürekli görüşme iddiaları, bağlılık oluşturma, itirazları ve eleştirileri bertaraf etme gibi amaçlar güden, insanları Allah ve Elçisi (s.a.) ile aldatma niteliğine sahip şeytanî iddialardır.

– Ayet ve hadislerin zahir anlamlarıyla ve selefi salihinden itibaren süregelen uygulama ve yerleşik anlam-yorum kaideleriyle çelişen açıklamaların meşruiyetinden söz edilemez. “Onlar zahir uleması, biz nasların batınına vakıfız; onlar ilmi alimlerden ve kitaplardan alıyor, biz ise doğrudan Allah’tan ve Elçisi’nden alıyoruz…” gibi söylemler ve buna dayalı yönlendirmeler, dini tahrifle sonuçlanacak iddia ve telkinlerdir. Nesnel ölçütlerden uzak, mahiyeti itibariyle tamamen sübjektif iddialar dini meşruiyetten yoksundur; bunlar açık bir sapma ve din istismarı olduğundan itibar edilmemelidir.

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir