Boşa sulanma yanağım
Duyu konağımın, duygu kontağımın
Gönül tutanağımın iksirinden
Bir yudum dahi içirtmem
Başa geçmiş ter/liğimdir o
Bugünümün ayağına tam gelecek
Doğumun beşir ulağı
Batımın teneşir sulağı
Olmasaydı gönlümün yaş/arması
Aklımın baş/arması
Bir damla sudan yaratıldığımı
Kim nereden bilecek
Ruhumun ihtisasını
Sırrımın his/sesini
Ruh/salına bindirip de
Kamusun bir çiğ/nemlik boğazından geçirtmem
Düşüverse gam/zede kılınır yer yer izârım
Uçuverse gökyüzü tümüyle kara delik-deşik
Hücre hücre hemzemin kılınır o/dam/la eşik
Ortaya dökülmez esrar, en ulu orta ikrar
Uçurumlar: Uçurtmam
Boşa sulanma hâkkım
Göz hakkı gözüyle gözümün hak edişine
Ağırına gider tüy sıkletinin
Çeşmime çeşmelerin yüklenişini
Gönlümün hâl/terini kaldıramazsın
Arz cazibene kapılıp
Gözden çıkarmak mı?
Daha çoook beklersin toprak
Bir damla rahmeti kıyamam sana
Hey gidi rahmetli toprak!
Bir damla rahmetle kıyamam sana
İç ettirmem gönlümün “içindekiler”ini
Tadı damağında, adı dimağında kalır
Daha çok beklersin toprak
Çok tuzludur, el yakar “değer”i
Damlası: Düşünce
Göğsümün kab/artısını
Kaynak eserlerine aldıramazsın
Kâh pirüpak, en taze ‘yaş’lı yunak
Kâh pirifâni, yaşlı bunak
Abdestimi teyemmümünle kandıramazsın
Boşa sulanma el bezi
Hâl beyanımın akıcı diline
Kuru laf dedirtmem
Eli hafif bir “ateş!”in kurşuni ağırlığında
Kopar pamuk ipliğine bağlılığın
Kördüğümler beze atar yüreğine
Doğumuna yelken
Boğumuna kefen biçemezsin
Ağlayışımı ele vermek mi?
Avucunu yala elimin tersi
Katlanamaz parmak kadarlığın
Havlu atarsın da göz yumruğuma
Çatlamış dudak tiryakiliğinle
Duman olmuşluğun bu/harını içine çekemezsin
El kazancı değil ki o gözümün birikimi
Ya banadır o ya bana, yabana atılmazım
Ağlarım da için için, yaşın yaşın
Dökmem yine de içimin içi(mi)ni ellere
Sır küpümün dibini deldirtmem
Göz çukurumun tohumuna, can suyuna
Harmanımın yasak el/masına el değdirtmem
Boşa sulanma kâğıt mendil
Diriliğimin göz dolduruşunu
Dil terkibimin mürekkebini
Varaka varaka, aka aka getirip de
Kefenin cep/hanesiyle teslim alamazsın
Yaprak vezninin bir sayfalık kefesini
Kimi ulu/fen kimi “cebir”le
Tepe tepe doldursan da
Bir göz atışı yeter öteki sahi/fene
Bir katresi yırtar da ‘kefe’ni
Sen dürülmüş defterini, kırılmış kalemini
Teneşirlerden salamazsın
Ey aynımın aynası, tersimin aksisedası!
Olurum, olmazım, olur olmazım
Olmazsa olmazım
Yapım ekim, çekim ekim, hâl ekim, zaman ekim…
Gözden düşürülüp de kâğıt üzerinde kalamazsın
Kirpik ucunda katre: Kalem ve hokka: Elif Mim
Kâğıt gemi, kâğıt uçak!
Bendenizin hava basımını
Gayrı harflerinde bulamazsın
Boşa sulanma kamus
Metcezirimin bir damlasını dahi yedirtmem
Kirlenmiş için almaz bu ter/temizliği
Gönül çalkantımın bir katrelik dalga geçişi
Bardağı taşıran damla
Kabarır öfken, sabrın taşar
Aklın şaşar
Ya da hüznün sakini oturur yüreğine
Ma/hâlle hemhâl olmuş ölü denizlerinde
Balık istiflerin balıksırtında yaşar
Bana sormayın beni ben bilmem
İşte size bohça bohça eşk/âlim
O su izan bana, gayrısı suizan
O, duygularımın iki damlada göz göze gelişi
Kalbimin tutunduğu ab/dalım
Dümdüz bir tarık üzerinde ters giden kır/at
Bir varmış bir yokmuş: Ma/salım
Gök gök taşım, köz köz yaşım
Gönlümü gözüme tutuşturan ataşım
Sicimine Elif
Damlasına Mim’den gayrı el değdirtmem
Gözyaşımı gören
“Neyin var!” demesin bana
Bir katrede her şeyim var çünkü
Bu yüzdendir ki “hiçbir şeyim yok!”
Çok şükür!
Gönlüme ma/hâlden ma/hâle hicret
O gözümdeki hazret
Hz. Âdem’in nedametinden özet
Hz. Nuh tufanına tek namzet
Hz. Yunus’a balık, Hz. Yusuf’a kör kuyu
Firavun sarayına Hz. Musa getiren Nil
Hz. Yakup’daki kor hasret
Halil safımı belli eden karınca kararınca
Hz. Eyyüb’e şifalı su, ker/belaya Kevser
Cennetimden sel/sebil
Kâh katre kâh katran
Kendime kendimi yonttuğum keser
Daha “nem” olsun iki gözüm
Bir damlasıyla doymadıysam
Gel gönlüm
Gözüme tükür!
O, yâr yâdından tezekkür
Hayretten hayranlığa varmış tefekkür
O, Yaradanıma en içten teşekkür
Çok şükür!
Bazen tepemin tasının atışıdır o
Bazen gönlümün tasa tasa doluşu
O, kaynayan kanımın taşan demi
Soğuk vurmuş garipliğimin nezle oluşu
O, göz aydınlığının kirpiğime taktığı madalya
Uğurladıklarımın ardından döktüğüm su
Gözlerimin içinin gülüverişidir o
Çiçeği burnunda gonca
Güne/bakan ay/çiçeği arafında
Şemsiyemde açan kamelya
O, gözümün yâre yâre su toplayışı
Ruhumun guslü, bedenimin abdesti
Islak imzamın sınandığı ab/testi
Gayrısı “neme” lazım iki gözüm
Daha çok eşk için
Gözyaşı duasına çıkmadıysam
Gel gök gözüme tükür!
