Bizimle İletişime Geçin

Din ve Hayat

Kalbin Şifası Merhamet

EKLENDİ

:

İçimizde devinip duran acılar bir türlü dinmiyor ki içimizi susturup da başka şeyler düşünelim. Aldığımız her haber içimizdeki merhamet duygusunu biraz daha incitiyor.

Merhamet kelimesinin ilk çağrışımı rahmettir. “Merhamet edene Rabbin rahmeti vardır.” buyuruyor Peygamber Efendimiz. Kalbin en hassas noktasıdır merhamet. En yumuşak hali, en içten yanı.

Kalbimiz sürekli acılarla sınanıyor. Neredeyse rahat bir nefes aldığımız zamanlar yok artık. Dünya bir acılar ülkesi oldu. Sadece kendi çevremiz değil, şehrimiz, ülkemiz ve bütün dünya bitip tükenmek bilmeyen acıları yaşıyor.

Merhamet duyguları işte böyle zamanlarda sürekli bizimle beraber. İçimiz titriyor, boğazımıza kocaman bir yumruk gelip oturuyor. İşte bütün bunlara şükretmek gerek. İnsanlığımızın en eşsiz belirtileri bunlar. İnsanlığını yitirmemiş insanlara ihtiyacımız var.

Dünyanın acısını ortak bilmek gerek. Dil, din, ırk ayrımı yapamaz merhamet. Kanadı kırık kuş da içini acıtmalı insanın, yolunu kaybetmiş bir serçe de. Dünyanın bir ucundaki çocuğun ağlamasıyla da içi dolmalı insanın, komşusunun evladının ağlaması da içine dokunmalı.

Acılarla en çok da çocuklar yüz yüze geliyor. Savunmasız, suçsuz ve günahsız çocuklar çağın acımasız yüzüyle karşılaşıp yarı yolda kalıyorlar. Ayakları takılıyor, oyun nedir bilmiyorlar ve dünyanın ortasında öylece duruyorlar.

Merhametin dünyadaki yansıyan yüzü Peygamber Efendimiz, bir hadisinde merhametin çocuklarla olan ilişkisine değinir: Çölde yaşayan Araplardan bazıları Resulullah’ın (s.a.s.) yanına gelirler; (Onun çocukları öpüp sevdiğini görünce):

Siz çocuklarınızı öpüyor musunuz? derler.

Hz. Peygamber (s.a.s.):

Evet cevabını verince onlar:

– Ama biz vallahi çocukları öpmeyiz derler.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.s.):

Allah sizin kalbinizden merhameti söktüyse ben ne yapabilirim, buyurur.

Bir kalpten merhametin sökülmesi ne büyük felakettir. Sadece kişinin kendisine değildir bu felaket. Bütün insanlık içindir bu kayıp. Dünyayı büyük acılara sürükleyen liderlerin kalbinde bir zerre merhamet olsaydı kendi vatandaşları başta olmak üzere mazlumları acılarla baş başa bırakırlar mıydı? Kendi çıkarları için dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen kişilerin kalplerindeki en büyük yoksunluk, merhamettir.

Mümin kalpler dünyadaki zulümlere karşı duyarsız olamaz. Bu, insanlığın ve imanın gereğidir. Kalpleri imanla ve merhametle diriltmek gerek.

Ne çok kül var şehirde üstümüze yağan. Yangın yürüyor bir tufan gibi. Biz döndükçe kumlar saçılıyor şehrin üstüne. Biz döndükçe çöl, gül oluyor. En tatlı rüzgârlar esiyor bir saadet şehrinden. Birden meydanlara çıkıyor sesimiz, birden şehrin üstünde yankılanıyor. Merhametle yıkadıkça kalbimizi açılıyor gök. Merhamete açtıkça kapıları bütün yetim yüreklerin başını okşayacak eller. Gönüller sevgi ile dolacak.

Suçu, günahı çağa atmamak gerek. Yaşananları görüyoruz. Kendi çocuğunu, komşusunun çocuğunu gözünü kırpmadan öldürenler; annesini, babasını öldürenler ve kimseye karşı içinde merhamet taşımayanlar kuşattı dört bir yanımızı. İman eksilince kalpten, yaşananları yadırgamamak gerek. İmansız bir kalbin nelere sebep olacağını kimse kestiremez.

Necip Fazıl’ın satır satır merhameti dokuduğu eseri Reis Bey, değişen dünyasından bakarak tüm insanlığa merhamet dersi verir; elbette önce kendine:

“Gökler merhamet dolu… Yağmurun yalnız suyunu toplayabiliyoruz; ruhundan uzağız! Hâlbuki ne güzel isim koymuşlar ona: Rahmet… Âlem bu temel üzerinde… Eğer toprağa, tohuma, hatta kire, lekeye merhamet olmasaydı, su olur muydu? Rengi rahmet, sesi merhamet, pırıltılı, şırıltılı su…

Ne duruyorsunuz? Sökün sahte su borularını, ev ev merhamet şebekesini kurun! Tepelerdeki çatıları da yıkın, göklerle temasa geçin!.. O zaman göreceksiniz ki, acı su borularından kendi kendisine tatlı su akacak ve başlar üstünde güneşe yol veren kubbeler yükselecek.

 

 

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar

Pin It on Pinterest