Savaş tarihinde en kalıcı kuvvet caydırıcı güçtür.
Fethin büyüğü ise savaşsız kazanılandır.
Bu taktik aynı zamanda Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.)’in sünnetlerindendir.
Peygamber’imiz bir gece baskını ile Mekke’yi fethedebilirdi.
Böylece kendisine zulmedenlerden intikamını alıp yüreğini soğutabilirdi.
O, öyle düşünmedi.
Ordusunun hareketini çok gizli tuttu.
Mekke civarına ulaşınca askerlerini geniş bir düzlüğe yaydı ve hepsinden bir şey istedi:
Her biriniz bir ateş yaksın!
Düzlüğü dolduran ateşleri gören Mekke’nin reisi Ebu Süfyan kesin kararını o gece verdi:
“Bu ordu ile savaşılmaz.”
Zulmün Kısır Döngüsüne Darbe Vurmak
Peygamberimiz (s.a.v.) ahlaklı harp tarihini yazmaya devam etti.
Memleketinden kovulan biri için oldukça zor olan merhamet iklimini gergef gergef işledi.
“Ebu Süfyan’ın evine sığınan emniyettedir.”
“Hareme sığınan emniyettedir.”
Mazlum oldu ama asla zulmetmedi.
İntikam hakkıydı ama yapmadı, affetti.
Böylece zulmün kısır döngüsüne en büyük darbeyi vurdu.
Komutanlarına “Kabe’nin örtüsünün altında dahi bulsanız öldürün!” diye emir verdiği zulümde çok ileri gitmiş kişileri dahi affetti.
Böylece “kılıç fethi” yerine “gönül fethi” dünya harp tarihine geçti.
Fatih Sultan Mehmet’in Tevarüs Ettiği Yöntem
Fatih Sultan Mehmet aynı sünneti uyguladı.
Kendisini arkadan vurmaya yeltenen Karamanoğulları Beyliği’ne Akşehir Ovasında,
Rum Pontus Devleti’ne Karadeniz’de,
Konstantinopolis’te hep aynı yöntemi denedi.
Tevarüs ettiği ahlaki harp bunu gerektirdi.
İsrail’in Zulmüne Karşı Yakın Ateşleri!
Bugün Batı’nın pragmatist desteğiyle zulüm makinesine dönüşmüş İsrail hükümetine karşı Müslümanların ve zulme karşı herkesin yapması gereken ortak bir şey var:
Sahip oldukları ateşi en kuvvetli bir biçimde yakmak.
Bu ateş bireye, topluma ve yönetime özeldir;
Yazarın ateşi kaleminin kuvveti,
Şairin ateşi mısralarının coşkusu,
Basının ateşi doğru haberi çarpıcı haliyle dünyanın dikkatine sunmak,
Devletlerin vazifesi Allah’ın Tur dağını Yahudilerin başına kaldırdığı gibi İsrail hükümetin başına dikilerek güneşini kesmektir.
Bir ateşi söndüren ancak ondan daha kuvvetli yakılan bir ateş ihtimalidir.
O halde haydi yakın adalet ve merhamet ateşlerini!
Hılful’l-fudul gibi durun Ebu Cehiller’in, Ümeyye bin Halef’lerin karşısına.
Artık sönsün bu zulüm ateşi!