Biz haydi dağı aşıp düze varalım dediğimizde
Kara bulutlar gibi önümüzde durdular da
Şubatın gelmesini beklediler dört gözle
Mayıstan gelmişlerdi ne kadar hırçınlık varsa
Üzerlerine sinmiş urbaları çıkınları her neyse
Çapur çupur yola dökülmüş olarak gelmişlerdi
Zafer sunmuşlardı güya onun bunun duldasında
Oysa gün uzardı durmazdı dakikalar saniyeler.
Kayıp zamanlar atlasında
Çok şey saklandı sorular cetvelinde
Soruları da sorgulayıp durduk
Kırk Haramiler mi şehir eşkıyaları mı
Bozguncular mı kesecekti önümüzü
Tarifli tarifsiz bütün şeytani bakışlar
Hareket halinde olsalar da
Hayatın atmosferi içerisinde
İnsan direndikçe haksızlığa
Yaşatacak kendini onuruyla
Korkuyu bir tarafa bırakıp
Ümit rüzgârları eşliğinde direnen
Sorularımız olacaktı.
Dağı aşmaya gidiyoruz yolu bulmaya gidiyoruz
Sabahı yarınlara çağırıp bir çırpıda hizaya gelip
Haydi güneşe çıkalım asumana bir el edelim
Meydanlardan serazat bir iştiyak ile geçip
Sevdamız kolumuz kanadımız ibresi kalbimizin
Gün uzadı vakit erişti sabahı bulduk aşk olsun
Yeniden başlamak lazım bismillah yeniden
Direnmenin adıyla bir derinlik bırakarak.