1.”Lâ İlâhe İllallah” basit bir iman ifadesi değil Hakkın izharını her türlü batıl, sahtelik, zulüm, şer ve münkeri de bilmeyi, gafil olmamayı ve radikal bir şekilde tamamen ortadan kaldırmayı esas alır.
2. Unutmayalım ki İslam dinine inanan her müslüman, ilahiyatçı niteliğindedir ve dinini öğrenmek yaşamak ve yaşatmak için üstün çaba ve araçlara sahip olmak zorundadır. Bu son din herkesin tekelindedir ve sorumluluğundadır. Müslümanın en üstün olması bundandır.
3. Müslümanlar, haksızlıkların, zulmün ve adaletsizliğin karşısında olduğu gibi aynı zamanda felsefi, teorik yanlışların bâtıllıkların, akademik ahlaksızlıkların da bilincinde ve karşısında olmalıdır.
4. Müslüman akademisyenler, Batı özelinde olmak üzere dünyanın herhangi bir yerinde bilginin küresel ve bölgesel güÇ veya neo sömürü aracı veya ideolojik hâkimiyet aracı olarak kullanılmasını engellemeli hatta bu yöndeki niyetleri, fiilleri bizzat düzeltecek felsefi, teorik ve ahlakİ inisiyatifler alacak yetişmiş elemanlara sahip olmalıdır.
5. Bilhassa Müslüman akademisyenler kendi konularıyla ilgili küresel yayınları enstitüleri takip etmeli entelektüel ve pratik çalışmalarla ıslah edici ihya edici ve önleyici eylemler içinde olmalıdırlar.
6. Müslümanlar, Batılı ekonomik sosyal ve kültürel teorilerin güçlerin boyunduruğundan kurtulacak kendi teorilerini ve pratiklerini icat etmeli yenilemeli ve tüm insanlığa rehberler ve öncüler olmalı. İmamlık, önderlik; hidayete vesile olmak bunun gereğidir.
7. Unutmayalım ki her müslüman aynı zamanda Allah katında diğer insanları hidayete ulaştırmakla yükümlüdür. İslam dini sanıldığının aksine sadece son din değil hem tüm zamanı hem tüm mekanı kuşatacak genişlikte olup bütün dinlerin asıllarında, köklerinde, geleceklerindeki ve ideallerine gizli ve sarih yegane gelenek olup şerlerini kahredici ve iyiliklerine rahmet edici Tek Mutlak Hakikattir.
