“Kız anadan öğrenir sofra düzmeyi, Oğlan babadan öğrenir sohbet gezmeyi”
Dede Korkut
Milletleri var eden bazı ortak değerler bulunmakta, bu değerleriyle milletler kendilerini var etmekte ve medeniyetlerini oluşturmaktadırlar. Bu ortak değerlerden biri de Anadolu’muzda yaşanan ve yaşatılan yâren kültürü ve geleneğidir. Bu geleneği şekillendiren kaynaklar arasında, kadim Türk örfü ve âdetlerinin yanında İslâmî ve tasavvufî ahlak bulunmaktadır. Bu itibarla aslında bir yönüyle yârenlik, temelinde ahîlik ve fütüvvet kültürünü barındırır. Bildiğimiz kadarıyla Ahîlik teşkilâtının Anadolu’daki kurucularından biri olan Ahî Evran Hazretlerinin Anadolu’da yaşayan oğuz boylarının her birini bir araya getirip kaynaştırması ve her birinin bir meslek erbabı olması noktasında büyük katkısı vardır. Ahîler zaman zaman topluluk halinde sohbet geceleri, sohbet gecelerinde dini ve kültürel sohbetler yapılmış ayrıca “eline beline ve diline sahip olmak” düsturu ile kısa kısa öğretisi olan hikâyelerle birlikte komedi anlamında orta oyunu ve şaşırtmaca oyunları sergileyerek hem zekâlarını ortaya koymuş hem de misafirlerini eğlendirerek bulundukları ortamı şenlendirmişlerdir. Bu durum zamanla arkadaşlık ve dostluk anlamlarını da barındıran yâren meclisi haline gelmiştir. Ahîliğin günümüzde yaşayan en güzel geleneklerinden birisi yâren geleneğidir. Dolayısıyla yâren geleneği, Türk-İslam kültürünün bütün zenginliklerinden ve inceliklerinden büyük izler taşır. İslamiyet öncesi Türk âdet ve gelenekleri, İslamiyet sonrası dönemde bütünüyle kaybolmayıp aynen ya da İslamî bir motife bürünerek yaşamıştır. Bunun yanında Türklerin Müslüman olmasından sonra İslamiyet’in ve tasavvufun eşsiz iklimi içinde filizlenen büyük medeniyetin mahsulleri de yâren kültüründe açıkça görülmektedir. Yârenlik geleneği, kendine has düsturları içerisinde çeşitli kültür harmanları barındırır. Uzun yıllar içinde şekillenen bu düsturlar bir yönüyle değişmez kurallara dönüşerek bir gelenek oluştururken diğer bir yönüyle de yeniliklere açık bir halde sürekli bir tekâmül göstermiştir. Genelde Türk-İslam dünyasının ortak değeri olarak da kabul edilen yârenliğin izleri, Türkistan’dan Anadolu’ya ve Balkanlar’a kadar uzanan coğrafyada görülür. Dolayısıyla Türk kültürünün en kadim örneklerinden biri olan yâren kültürüne Anadolu’nun ve Türk dünyasının birçok yerinde bugün dahi rastlamak mümkündür. Sonuç olarak Yâren geleneği, Selçuklu’dan Osmanlı’ya oradan Cumhuriyet dönemine miras kalmış ve günümüzde de Türkiye’de çeşitli yerlerde toplum yaşamına ciddi manada etki eden, toplumsal ilişkilerin düzenlenmesinde önemli bir yere sahip olan önemli millî ve dinî boyutu olan kültürel zenginliğimizdir.
Bu genel bilgilerden sonra “yâren” kelimesi kelimesinin anlamına gelecek olursak, “yâren” kelimesinin Farsça “yâr” kelimesinden türetildiğini ve bu kelimenin zaman içerisinde farklı anlamlar taşıdığını görürüz. “Yâr” kelimesi; “cânâne, dost, nâib” “sevgili, dost” “muhip, mahbup, sevgili” “tanıdık ve yardımcı” gibi anlamlara gelmektedir. Türkçe’de “yâren” kelimesi “erkekler, yiğitler” manalarına gelir. “Yâren” kelimesi aynı zamanda bayan ismi, yer ismi veya dükkân ismi olarak da kullanılmaktadır. “Yâren” kelimesini içinde bulunduğu teşkilat veya müesseselerde farklı şekillerde tarif edilmişlerdir. Bunlardan birkaçı şöyledir:
“Yâren; biz insanların kalplerinde uyuyan cömertliği, ilim ve bilim arzusunu, utanma duygusunu, sadakati, bir gün hesaba çekilme korkusunu uyandıran, besleyen, yaşayış biçimidir.”
“Yâren; insan yetiştirme; insanı hayata hazırlama; toplumsal düzeni ve güvenliği sağlama; halk müziği, halk mutfağı, halk tiyatrosu, halk edebiyatı gibi ulusal kültür değerlerini yaşatma ve yeni kuşaklara aktarma görevlerini yüzyıllardır yerine getirmiş bir toplumsal kurumdur.”
“Yâren; insanların birbirleriyle anlaşabilmelerini düzenleyen, gülmenin ve eğlenmenin olduğu kadar, doğumun ve ölümün de gerçeğini her toplantısında insana anlatan önemli bir toplumsal yardımlaşma kurumudur. Yâren; insanların birbirlerinin kuyusunu kazdığı günümüzde, kazançları, başkalarının rızkını çalmak olarak gören insanların birbirleriyle yaptıkları kör dövüşü bir kenara bıraktıracak, eşsiz bir ruh yücelmesi ve erdemliliktir.”
“Yâren, mertliği, ciddiyeti, zekayı ve disiplini içerisinde barındıran örnek bir topluluktur.”
“Yâren; hep dışarıda aradığımız değerlerin, aslında Anadolu topraklarında bulunduğunu belgeleyen bir toplumsal kurumdur.”
Yârenin bunlar dışında pek çok tarifi yapılabilir. Yâren kelimesinin sahip olduğu bu derin ve zengin anlamları, millî ve dinî yönü bulunan kadim bir kültür harmanı içerisinde kazandığı anlaşılmaktadır.
Tarihî süreçte yâren kültürü yâren meclisleriyle sürdürülmüş ve günümüze kadar varlığını devam ettirmiştir. Merkez konumunda olduğu anlaşılan Çankırı Yârenleri başta olmak üzere birçok yâren meclisinde yâren üyeleri büyük baş ağa ve küçük baş ağadan oluşan 24 kişiden oluşur. Bu sayı Oğuzların 24 boyunu sembolize eder. Bu sayı baş ağaların yaveri olan çavuş ile birlikte toplam 25 kişiye ulaşır. Bazılarında ise Çavuş bu sayıya dâhil değildir. Türk kültürü ve örfü bu Oğuz boyları sayesinde dünyanın birçok yerine ve Anadolu’ya taşınmıştır. İşte yârenlerdeki 24 sayısının sırrı budur. Her bir yâren bir Oğuz boyunu temsil etmektedir. Bu yüzden meclislerde 24 yâren bulunur. Burada yârenlerin temsil ettiği Oğuz boyları, bu boyların anlamları ve özellikleri şu şekilde ifade edilmektedir:
- Kayı: Sağlam • Yazır: Ülke hamisi • Kızık: Kuvvetli • Bayat: Ekmeği Bol • Döğer: Toplu Olmak • Beydilli: Aziz • Karaevi: Kara çadırlı • Dodurga: Hanlık Yapmak • Karkın: Doyuran Aş • Alkavarlı: Başarılı • Yaparlı: Yapıca Olmak • Yiğdir: İyilik ,Yiğitlik • Bayındır: Niğmeti Bol • Salur: Kılıcı İyi Çalar • Büğdüz: Mütevazi • Beçene: Çalışkan • Eymur: Zengin, Gani • Yıva: Üstün Derece • Çavuldur: Ünü Yaygın • Üreyir: Düzen Kurucu • Kınık: Aziz 91 • Çepni: Savaşkan • Avşar: Çevik.
Peki kimler yâren olabilir? Mert, cömert, misafirperver, ahlaklı, büyüklere saygılı, küçüklere şefkat besleyen, sır saklamasını bilen, kötü alışkanlıkları olmayan, belli bir sanatı ve mesleği olan, iyilik yapmayı seven, hak ve hukuka riayet eden, söz dinleyen, görev bilincine sahip, çalışkan ve azimli, oynamasını ve eğlenmesini beceren, toplumla barışık, çevresinde sevilen sayılan, geleneklerine, kültürüne, dinine bağlı kimseler ancak yâren olabilirler.
Asırlardır varlığını sürdüren bu gelenek, bazı yerlerde doğal seyrinde yaşamaya devam ederken pek çok yerde de milletimizin zengin kültürüne gönül vererek ve bu kültürü korumaya ve yaşatmaya çalışan kişiler, kurumlar, dernekler veya mahalli idareler tarafından ayakta tutulmaktadır. Bu sayede somut olmayan kültürel miraslarımızdan önemli bir tanesi daha birçok yerde koruma altına girerken bazı bölgelerde de âdeta küllerinden yeniden doğmaktadır. Güzel Anadolu’muzun pek çok yerinde yâren geleneği yaşatılmaktadır. Anadolu’daki yârenlik geleneğinin özüne en uygun olarak yaşatıldığı en eski meclislerden birisi de Çankırı Yâren Meclisidir. Bugün Anadolu yârenliğinin ne olduğu veya nasıl olması gerektiği hususunda diğer yâren meclislerine örnek olan ve yârenlik geleneğinin varlığını sürdürmesinde en büyük paylardan birine sahip olan Çankırı Yâren Meclisi, bu kültüre büyük katkılar sağlamıştır. Unutulmak üzere olan veya daha çok mahalli şöhrete sahip bu meclislerin ülke ve dünya çapında tanınmasında ve gereken önemi hak etmesinde Çankırı Yârenlerinin gayretleri yadsınamaz. Çankırı Yârenleri büyük bir üne kavuşmalarına karşın yöresel özelliklerini hiç kaybetmemişler ve geleneğin sahip olduğu meclis kurallarını katı bir şekilde sürdürmüşlerdir.
Çankırı’da her semtte, mahallede ve köyde yıllardır bu yâren ocakları kurulur. Çankırı Yâren meclisinin en büyük özelliği aslını özenle muhafaza eden bir meclis olmasıdır. Bu sayede özgün bir kimlik taşıyan bu meclis, birçok yâren ocağına ışık tutmuş ve yârenliğin kökenlerini bugünlere taşımıştır. Yârenlik Çankırı’da sadece bir meclis etrafında süregelen bir gelenek değildir. Çankırı’nın mahallelerinde, ilçelerinde ve köylerinde de çeşitli yâren meclisleri bulunmaktadır. Çankırı Yârenleri, her sene sonbahar mevsiminde başladıkları yâren gecelerine bütün kış boyunca devam ederler. Eğlenceler şehir merkezinde evlerde, köylerde ise odalarda yapılmaktadır. Çankırı Yârenleri oynadıkları orta oyunları bakımından çok çeşitliliğe sahiptir. Çankırı Yâren meclisindeki oyunların başında yüzük saklama, tura, yattı kalktı, samut ve helisa oyunları başta gelmektedir. Bunların yanında Tavuk Hırsızı ve Deveci Birol gibi oyunlar da bulunmaktadır. Çankırı Yâren Meclisi, 2010 tarihinde Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) tarafından, İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi’ne kaydedilmiştir.
Günümüzde yâren geleneğini devam ettirerek Çankırı Yârenleri içerisinde yer alan sivil toplum kuruluşu, Şabanözü İlçesi Gürpınar Mahallesi (Köyü) Kültür ve Dayanışma Derneğidir. Derneğin başkanı ve üyeleri 1000 yıllık Türk kültürü olan yâren geleneğini yaşatmak için Gürpınar Mahallesinde (Köyü) her ay yâren meclislerini yapmakta, bu kültürü geleceğe taşımak için bütün gayretleri ile çalışmaya devam etmekte ve misafirlerine kaplarını cömertçe açmış bulunmaktadırlar. Bunu yaparken de yâren ocağına ilk defa gelen misafir gördüklerine hayran kalmakta, “Böyle bir kültür nasıl yaşatılıyor?” şeklinde soru akıllarına gelebilmekte ve o yüzden dikkatlice yâren meclisini takip etmektedirler. Onlar bu kültürü yaşatırken sıkılmamaları için 150’ye yakın orta oyunu ile misafirlerin kıymetli vakitlerini dolu dolu geçirmeleri sağlanmaktadır. Ayrıca onlar için İslami değerler çok önemli olduğu için, Türk geleneğinin yanında dinimizi de öğrenip öğretebilmek arzusuyla Kuran-ı Kerim’den ayetler ve hadisler okutmaktadırlar. Burada insanların hangi mevkide olduğu, ne iş yaptığı, nerde çalıştığına bakılmamakta, burada sadece gönül birliğine bakılmaktadır. Mecliste sahnelenen oyunlara herkes çıkarılmaya çalışılır ki bununla birliğin pekişmesi, kaynaşmanın tamamlanması sağlanır. Böylece her ay farklı yerlerden misafirlerle icra edilen yâren meclisine misafirler hayranlıklarını ifade ederek tekrar memleketlerine dönmektedirler. Dernek bu kültürü gençlere ve Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen misafirlere anlatmak için büyük gayret sarf etmektedir. Modernizm ve sekülerizm kültürleri arasında sıkışan halkımızın özüne ve kendi kültürüne dönmede nefes alması sağlanmaktadır.
Derneğin önemli bir faaliyetinden de bahsetmek istiyorum. Şabanözü İlçesi Gürpınar Mahallesi (Köyü) Kültür ve Dayanışma Derneği yâren geleneğinin daha geniş kitlelere yayılması ve ulaşması, faaliyetlerini daha iyi yapılabilmesi için 28 Eylül 2024 tarihinde Türkiye’nin En Büyük Türkmen Evi ve Yaren Çâdırını açmıştır. Resmî ve sivil kurumlarla birlikte sanatçı ve halkın büyük bir teveccühüyle açılan Türkmen Evi ve Yâren Çadırı’nın, bölgede yaren geleneği adına önemli hizmetler yapacağına inanıyoruz. Bizzat içinde olup çalışan, vesile olan, destekleyen, yardım eden herkese büyük şükranlarımızı arz ediyor, Allah’ın kendilerinden hoşnut olmasını diliyor, kültürümüze daha güzel hizmetler nasip etmesini Rabbimizden niyaz ediyoruz. Hayırlı olsun…
Kaynakça
https://yarenevi.wordpress.com/yaren-nedir/ (Erişim: 25.10.2024)
Bedreddin Akar, Afyonkarahisar İli Sandıklı İlçesi Yâren Geleneği, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kütahya, 2013 (Yayımlanmamış Yüksek Lisan tezi).
Tuncer, Gülensoy, Simav’da Yaren Teşkilatı, Milli Kültür, 1981, cilt: II, sayı: 11, s. 10-12.