Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Yitiksöz 21 (Şubat 2024 / Mart 2024) Üzerine

EKLENDİ

:

 

Sanat, Edebiyat ve Düşünce Dergisi

 

Yitiksöz, yirmi birinci sayısıyla üç ayları karşılayarak okurunu selamlıyor.

Genel Yayın Yönetmeni Sayın Duran Boz, “Kelamın Gücü” adlı yazısında insanın sınavından yola çıkarak bir yürüyüş eyleminde olduğunu belirtir. Yürüyen insan kalbinin sesine kulak verir. Bu ses onu hakikate yönlendirir. Zaman zaman insanın yürüyüşü sırasında olağandışılıklar tezahür eder. Bunlar onun sorumluluğunu daha bir artırır. 6 Şubat 2023 depremi ve sonrasında oluşan olağandışılıklar kalanların sorumluluklarını daha bir artırdı. Buyurun yazıya:

“6 Şubat 2023 tarihi alışılageleni tersyüz etti. Unu­tulanı hatırlattı ve yeni bir hayat tarzını çıkardı ortaya. Bir anda kum yığınına dönen evlerin, hiç de öyle ar­kasına saklandıkları görkemli görüntüler gibi olmadığı anlaşıldı. Toprağın bir kere daha konuşmasıyla gerçeklik aleniyet kazandı. Yıkıntıların üstesinden gelmeye çalış­mak kişinin hakikati oldu. “Bitirip şu kuru kara ekmeği yar ellerine” göçenlere rahmet olsun.

Kalanların sorumlulukları daha da arttı. Ahlaki olanın hizasında yer almak düştü insanımızın bahtına. Dolayısıyla kelamın gücünü hissederek insanın yapıp ettiklerini öz görev bilinci içerisinde yerine getirmesi zo­runluluğu hâsıl oldu.

Yitiksöz, unutkanlığa terk etmemek adına Şu­bat-Mart 2024 sayısında dikkatleri önden gidenlere çe­virdi. 6 Şubat 2023 depreminin hayat, kültür, sanat ve edebiyattaki yansımalarının yanı sıra deprem kayıplarına da dergide yer verildi.

Hasan Aycın dosyasıyla şiirler, denemeler ve öykü­ler de bu sayıda yerini aldı.

Şairin “Acılar umudu buldurur bize” dizesinde vurgu­ladığı üzere umudumuz daim olsun.”

Yitiksöz-21’de şiirleriyle Cahit Koytak, Mehmet Aycı, Yasin Mortaş, Burhan Sakallı, Ekrem Elmas, Suavi Kemal Yazgıç, Nurettin Durman, Ali Sali, Şakir Kurtulmuş, İrfan Çevik, Vural Kaya, Hüseyin Burak Us, Ali Göçer, Mustafa Gök, Süleyman Karaca, Davut Güner, Mustafa Ökkeş Evren, Enver Çapar, Hüseyin Çolak, Agâh Sayra, Gizem Cevher, Derya Kurtoğlu, Kâzım Gök, Mustafa Kara, Sinem Bozhöyük, Sümeyye Dayan, Asiye Ceyhan, Metin Mert,  Cahit Küçük, Mevlüt Kılınç, Hacı Ahmet Sevgili ve Rıfat el-Arîr okurunu bekliyor. Yasin Mortaş “Kuş Sözlüğü” adlı şiirinde insanların sözde olmasa bile fiiliyatta lal ü ebkem olduğu ve devletlerin hiç-leş-tiği bir çağda kuşlardan ilham alma arayışında. Bu arayışla duygularını şöyle paylaşıyor şair:

“Kuş Sözlüğü

 

haydi

bana kuş sözlüğünü aç

ilk harfiyle

çırpınayım

kanatlarıma

bir Süleyman esintisi

çarpsın/toplanayım

heyulamın

kabuğunu soyayım da

ruhu görünsün

çığlıklarımın

haydi

çığlıklar sözlüğünü kapatalım”

Yitiksöz-21’nin öykücüleri arasında; İsmail Kılınç, Vedat Ali Kızıltepe, Gülçin Yağmur Akbulut, Ahmet Ergin, Sevde Gözükara, Tuğçe Öcal, Betül Aslantürk, Hatice Kübra Ermeydan, Burcu Batmaz, Burak Can Batak, Özlem Göktaş, Ahmet Yılmaz, Yavuz Ahmet ve Kâmel Jünistegi bulunuyor. Sevde Gözükara “Kınalı Bülbül” adlı öyküsünde yaşadığımız çağda yok olmaya yüz tutmuş esnaf ahlakına ve insan örneklerine değiniyor:

Kınalı Bülbül

“Halil Amca bu şıkır şıkır rengârenk dükkânına uğrayan nice müşteri görür kimi mutlu ayrılır kimi düşünceli. Böyle kaynanalar da görmüştür elbet ama bu biraz sınırı aşmaktadır sanki. Şimdiye dek yalnızca birkaç kez kendi fikrini söylemiştir oysa kimsenin aile işine karış­maz, seçenekler sunar en fazla. Ama o bakışlar yok mu? Şeyda gelinin mahcup, ezilen titrek bakışları… Halil amcayı çok etkiler. “Sizi biraz bekleteyim de depoya inip geleyim” dedikten sonra elinde işlemeli kırmızı bir kına örtüsüyle gelir: “Bunlar yeni modeller gençler çok tercih ediyor şimdilerde, hanım kızım da beğenirse…”

Şeyda bir örtüye bir Kadir’e bakar tam ağzını açacak, kaynana: “Yok olmaz o. Ben hep pullu istedim, önce baktığı­mızdan ver.”

Şeyda o gün başına buyruk kayna­nasına ve anasının gözbebeği Kadir’e bo­yun eğer. Halil amca yine sarar siparişleri. Ödemeyi alır. Sonra Kadir’e döner der ki: Yakışıklı oğlum bu dükkânın âdetidir dinle:

Cevahir süslenmese de kıymeti bâkîdir

Sahip olan taştır derse pul olması mec­buridir

Pula mecbur olan cevâhire meftun olsa ne olur?

Şükredeceğine sabır dileyen kul akıllı bir kul mudur?

Ee, hadi hayırlı uğurlu olsun.”

Yitiksöz 21’de 6 Şubat 2024 depremi dolayısıyla geniş çaplı (170 sayfaya yakın) bir deprem yazıları dosyası hazırlanmış. Dosyada deprem üzerine yazılardan deprem izlenimlerine, şiirlerden anılara, depremde hayatını kaybedenlerden edebiyatımızda depreme kadar eser kaleme alan onlarca yazar ve şairin katkısı var. Rabbim milletimizi, İslam ümmetini ve tüm insanlığı her türlü afet, bela ve musibetlerden korusun. Vedat Ali Kızıltepe’nin “Mahfuz!” öyküsünden bir kesite buyurun:

Mahfuz!

“Anne ne kokuyo?” Cevap vermedi kadın. Kadın sıska, kadın zayıf. Her hâli tedirgin. Adamın yüzüne baktı. Adam uzun, iri yarı, saç sakalı birbirine karışmış, Adam gergin, adam sinirli. Hoşnutsuz bir şekilde buruşturdu yüzü­nü. Bıyıklarının arasından konuşur gibi;

“Getirme dedim sana şu çocuğu!”

“Nereye bırakayım bey… Şu kı­yamet gününde!” Adam yedi sekiz yaşlarındaki oğlunun elinden tuttu. Yüz metre kadar ilerdeki arabanın içine oturttu.

Onları izleyen kepçecide on günün yorgunluğu. Elli, belki yüz dönümlük Kapıçam tarlasını eşiyor, insandan fi­danlar konulunca, üstünü kapatıyordu. Evi ağır hasarlı, eşi çocukları perişan. Şükür hayattalar. Değil, şimdi yas vakti değil. Ailesini bir çadıra yerleştirmiş, iş makinesi operatörlüğü vasfından dola­yı buraya gelmişti. Bedenen ve ruhen yorulmuş, tükenmişti. Yok, bitmeye tükenmeye hakkı yoktu. Fidanları son sargununa kavuşturmak gerekti. Genel­de ceviz fidanları dikmek için kullandığı küçük kepçe ile bir sırayı daha bitirmiş, insandan fidanların toprağa yerleştiril­mesini bekliyordu. Ardından üzerlerine toprak ekecekti. Önündeki cenaze de yerleştirildi. Cenaze sahibinden onay alınca toprağı iteleyip, mezarı kapattı. Mezar başındaki sayılı kişi dua edip bitirdi. Fatiha için eller yukarı kalktı.”

Yitiksöz bu ay yine doksan sayfayı bulan çağımızın dervişi Hasan Aycın Bey için geniş bir dosya hazırlamış. Oldukça kıymetli ve hatır gözeten bir dosya. Dosyada Mehmet Narli ile Sercan Ceylan’ın Hasan Aycın Bey’le yapılmış oylumlu bir Yitiksöz Söyleşisi de var. Bu dosyaya katkıda bulunan Hasan Aycın’ın amca oğlu Mustafa Aycan Bey’in “Hasan Aycın’a Dair” adlı yazısından tadımlık birkaç paragraf:

Hasan Aycın’a Dair

Hasan köyde doğdu. İlkokulu köyde okudu. Bacağında çıkan bir çıbanın, ayağı­nın kesilme tehlikesini yaşattığı çileli bir sü­reçten; modern tıbbın değil de şifacı birinin müdahalesiyle son anda kurtulup şifalı bir sonuç yaşadı, sonra; Balıkesir İmam Hatip Okuluna girdi, diğer kardeşimle beraber; “elemtere”den aşağı ağzından hıfzettiğimiz Hayrullah dedemin yanında kaldı. Ne yalan söyleyeyim bir çocuk için dedemin yanında kalmak zordu, günde beş vakit sizi camiye götürür Kuran okumayı öğretirdi, yaşlılarla sohbete tanık olurdunuz. Bu yüzden ka­çamak oyunlar çok tatlı gelirdi. Dedemin yanında Hasan el yazması da dâhil birçok tarihî, dinî eserle karşılaştı. Dedem çok mut­taki biriydi, Onun yanında malayani bir şey konuşamazdınız, hafız olmamasına rağmen, sürekli hatim indirmesinden kaynaklı olarak hafızların hıfzını dinlerken yanlışlarını dü­zeltecek kadar hıfza aşinaydı!

Dedem aynı zamanda, ağzına ahşaptan damak diş yapacak kadarda mahir biriydi. Babama ve ağabeyi Yusuf ’a önce Balıkesir’de hıfzını tamamlatarak İstanbul’a aşere takrip öğ­renmeye göndermişti. Babam Gönenli Mehmed ve Kurra Hafız Abdurrahman Gürses Hoca Efendi’den ilim tahsil etmişti. Hat’tı güzeldi.

Hafız Yusuf amcamın da öyle! ALLAH rahmet eylesin! 92 yaşındaki Ömer babam hariç hepsi irtihal ettiler. En büyük amcam Mehmet güzel şiirler yazardı. Ayrıca babam da Necip Fazıl’dan, Âkif ’ten, şuaradan, günün mana ve ehemmiyetine dair şiirler okuyan hitabeti kuvvetli, musiki ilmine aşina kabiliyetli biridir.

Hasan’ın böyle bir “akademiden” dem­lenerek neşvünema bulması şaşırtıcı bir durum olmasa gerek! Fıtraten çizgisi kuvvetliydi Ha­san’ın, ama dedim ya! çizgisi kuvvetli olan baş­kaları da vardı sülaleden. Hasan’ı diğerlerinden ayıran sabır ve azmi idi. Hasan gibi çizen birçok kişi vardı ailede ama bir resim, bir görüntü tek bir çizgiden ibaret değildi, yüzlerce satır çizgiyi bir araya getirmek gerekiyordu bir görüntü al­mak için! Bu yüzden azim ve sabır gerekiyordu, o da Hasan’da vardı! Çizgileri sıktı, ince idi. Sabrın sonunda ortaya çıkan resim, karikatür; derin manalar taşırdı. O manayı, ruhu anlamak için; günceli yaşamak hatta yakalamak gerekirdi. Sıkça okuyan gündemi takip eden biri olarak Hasan eşsizdi, tekti diyebilirim, çizgilerindeki manayı ve ruhu bir kenara bırakırsam, Semih Balcıoğlu’nun çizgisini benzer görürüm.”

Deneme, eleştiri, anı ve kitap değerlendirme yazılarıyla bu sayısında Yitiksöz’e geniş bir yazar kadrosu katkı sunuyor. Esma Polat “Balkanlardan Türkçeye Yeni Bir Nefes: Uzam Yayınları Balkan Edebiyatı Dizisi” adlı yazısında merhum şairimizden derlediği fıkraları okura sunuyor. Bu fıkralardan üçünü paylaşalım:

Balkanlardan Türkçeye Yeni Bir Nefes: Uzam Yayınları Balkan Edebiyatı Dizisi

 

Bir dilin hayatiyetini devam ettire­cek olan yaşam uzantıları, o dil ile ortaya konulan edebî ürünlerdir. Balkan Türkleri içinde yetişen aydınlar, 19. yüzyılın son çeyreğinden bu yana, o bölgede Türk­çeyi korumak ve yaşatmak amacıyla çok önemli gazete ve dergi faaliyetleri yürütmüş, ana dillerinde edebî eserler yazmayı sürdürmüşlerdir.4 Özelikle son yirmi yılda, Yunus Emre Enstitüleri, TİKA, YTB gibi bizzat devletimize ait olan veya devletimizin desteğiyle kuru­lan kurum ve oluşumların faaliyetleri, Balkanlarda yaşayan soydaşlarımızla kültürel münasebetlerimizi geliştirmiştir. Bu münasebetlerin artması, Balkanlarda Türk edebiyatının gelişimini hızlandır­mış, o bölgede yaşayan Türk yazarların modern Türk edebiyatıyla bağlantılı ve edebî değeri yüksek eserler vermelerine zemin hazırlamıştır.5 Bu yazıyı kaleme al­madaki amacımız da Türkiye’yle Balkan Türkleri arasındaki edebî dayanışmanın sonucu olarak yayımlanmış altı yeni eseri sizlere tanıtmaktır.

 

2014 yılından beri kültür dünya­mıza nitelikli eserler kazandıran Uzam Yayınları, Balkanlardaki Türk edebiyatını desteklemek amacıyla Balkan Türkleri tarafından kaleme alınmış edebî eserleri kitaplaştırdığı “Balkan Edebiyatı” başlıklı bir yayın serisi başlattı. Bu kapsamda, 2023 yılında yayınevi bünyesinde, YTB (Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı)6 desteğiyle altı adet kitap ya­yımlandı. Tamamı Balkan ülkelerinde yaşayan Müslümanlar tarafından Türk­çe kaleme alınan bu kitapların ikisi şiir, dördü hikâye türünde yazılmış eserler­den oluşuyor. Bu eserleri, Uzam Yayınları, Balkan Edebiyatı dizisi içindeki yayın sıralarına göre tanıtmaya gayret edeceğiz.”

 

Yitiksöz 21’e aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

https://kahramanmaras.bel.tr/e-dergi/yitiksoz-21-sayi

 

Yitiksöz 21, 2024 yılının şubat ve mart aylarını içeren bir sayı. Aynı zamanda 6 Şubat 2023 depreminin sene-i devriyesi. Hüzünlerin en üst düzeyde hatırlandığı ve yaşandığı bir dönem. Deprem yetmemiş gibi 7 Ekim 2023’ten beri Filistin’imizin, Gazze’mizin terörist örgüt İsrail tarafından bombalandığı ve talan edildiğinin altıncı ayı. İslam ümmeti olarak öncelikle biz, ardından tüm insanlık maalesef yapması gerekeni yeterince yapmıyoruz veya yapamıyoruz. Artık bunun hesabını Rabbimize nasıl vereceğiz, bilemiyorum. Rabbim bizlere basiret, feraset, ihsan ve diriliş ruhu bağışlasın.

 

Yitiksöz, yirmi bir sayıdır okurunu Hak ve hakikate davet ediyor. Okuru da buna destek olma çabasında. Rabbim Hak ve hakikat yolcularına kolaylıklar ihsan eylesin.

Yitiksöz’ün yeni sayılarında, İslam ümmetinin ve insanlığın baharında buluşmak dileğiyle Allah’a emanet olunuz.

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar